Sultan Abdülhamid Han’ın Petrolleri
Yazar : Zafer Bilgi – Tarihçi & Yazar
Tarih : 21.08.2023

Son Sondaj gemimize neden Sultan Abdülhamid ismi verildi?
“ Fatih, Yavuz, Kanuni’nin ardından 4. sondaj gemisinin ismi, Abdülhamid Han olarak belirlendi.”
Peki, bu isimler ne anlam ifade etmekteydi. Bu sultanlar, Osmanlı’nın yıldız hükümdarları diyebileceğimiz, en etkili isimlerdi. Fatih Sultan Mehmed, Osmanlı Devletini Âlemşümul yapıya kavuşturmuştu. Yavuz Sultan Selim, Doğu’nun Fatihi olmuş, bütün Arap Yarımadasını ve Mısır’ı fethetmişti. Kanuni Sultan Süleyman ise, Batı’nın Fatihi olarak, sınırları Avrupa kıtasının iç noktalarına kadar ulaştırmıştı. Yani bu sultanlar, devletine yeni bir kıtaya hüküm sürme ayrıcalığını yaşatmıştı. Bu üç baskın hükümdarın fetihlerini korumak ise son dönemde hükümdar olan Sultan II. Abdülhamid’e düşmüştü. Sultan Abdülhamid, bu zorlu coğrafyada üç kıtaya yayılan hükümranlığı devam ettirmek ve diri tutmak adına stratejik alanlarda kalkınma hamlelerine girişmişti.
Bu sondaj gemilerinin işlevi, yakın coğrafyamızdaki etkin yeraltı kaynaklarını ortaya çıkarmak olarak belirlenmişti. Peki, son gemiye verilen Sultan Abdülhamid ismi ne anlama geliyordu? Sultan Abdülhamid günümüzde bıraktığı iz en belirgin olan padişahlardan biri idi. Sultan, bu bölgelerde yapmış olduğu kalkınma hamleleriyle, bir döneme ismini vermişti.
Petrol endüstrisi ve başta Osmanlı’nın Arap coğrafyası olmak üzere dünyanın farklı bölgelerindeki petrol kullanımı, Sultan Abdülhamid döneminin üzerine en çok düşülen konulardandı. 20. yüzyılın başlarında büyük devletler arasında geleceğin enerji kaynakları, özellikle “ kara altın veya neft ” olarak adlandırılan sıvı yakıt, yani petrol için yapılan mücadele artarak devam edecekti.
Arap coğrafyasının en zengin petrol yataklarını barındıran ve bir zamanlar Osmanlı imparatorluğunun bir parçası iken şimdi Irak olarak bilinen Mezopotamya’nın petrolleri Sultan Abdülhamid’in detaylı raporlarla takip ettiği bir nokta idi. Bu coğrafya aynı zamanda İngiliz, Almanya, Fransa, Çarlık Rusya’nın ve mücadeleye sonradan katılan Amerika’nın iştahını kabartmış ve aralarında sıkı bir rekabete sahne olmuştu. Bu bölge için uzun ve amansız mücadeleden zaferle çıkan, Mezopotamya’nın petrol dolu toprakları üzerine sarsılmaz otoritesini kuran ve çıkarlarını gözeterek zengin petrol bölgelerini ele geçiren Büyük Britanya olmuştu. İngiliz dış işleri bakanı Henry John Temple Palmerston’un Avam Kamarasında yapmış olduğu konuşmada devletinin gerçek gayesi alenen şöyle dile getirilmişti:
“Ebedi müttefiklerimiz veya daimi düşmanlarımız yoktur. Ebedi ve daimi olan çıkarlarımızdır ve bu çıkarların sonuna kadar takipçisi olmak da bizim görevimizdir.”1

Mezopotamya’daki bu zengin petrol yataklarının arazisi aslında, dönemin Osmanlı padişahı Sultan II. Abdülhamid’in şahsi emlakıydı. Sultan bu bölgedeki sıkıntıyı evvelden görünce böyle bir yöntem ile bu toprakları güvence altına almak istemişti. Ancak tahtan indirildikten sonraki süreçte, sultanın varisleri bu bölgede haklarını arasalar da, İngiltere başarılı bir şekilde uyguladığı “güçlü haklıdır” politikasıyla bu toprakları kendi çıkarlarına uygun hale getirmişlerdi.2 Osmanlı hanedanları Batılı büyük devletler ve petrol şirketleri nezdinde bu şahsi mülklerin savunuculuğunu üstlenmişlerse de, ancak bu hukuk mücadelesi güçlü olanın baskın tutumuyla kaybedilmişti.
Bugün TPAO’nun (Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı) yaptığı araştırmalara ve bunlar ışığında hazırladığı verilere göre Abdülhamid’in petrol haritası gerçekliğini ve güncelliğini korumaktaydı ve bölgede petrolün varlığı gerçeğini gözler önüne sermektedir.
Petrol haritasında gösterilen yerlerde, mesela Batman’ın Kozluk ilçesinde sondaj yapan TPAO Nisan 2013’de Türkiye’nin en verimli ve kaliteli petrolüne ulaşmıştı. Bunun üzerine bütün gözler ve dikkatler Abdülhamid’in bir asır önce hazırlattığı petrol haritasına çevirmiştir. Gerek TPAO’nun gerekse dönemin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın haritada yaptığı incelemeler sonucunda, bugün bilinen veya üzerinde araştırma yapılan birçok petrol sahasının bir asır öncesinden tespit edildiği bilinmektedir.3
Dönemin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, 10 Eylül 2012 tarihli bazı gazetelerde çıkan demecinde Abdülhamid’in petrol haritasının gerçek olduğunu; bakanlık olarak bu haritaya bakarak sondaj çalışmalarını yürütmediklerini ama bu haritanın, kendilerinin oluşturdukları haritalarla örtüştüğünü ve geçerliliğini koruduğunu belirtmişti.
Sonuç itibariyle görüyoruz ki, Sultan Abdülhamid Han, öneminin ortaya çıktığı ilk dönemden itibaren petrolün kıymetini, gelecekte oynayacağı siyasi, ekonomik ve stratejik rolü ve belirleyiciliği dâhice kavramıştı. Böylece çağını aşan bir ufuk ve vizyonla sahip olduğu bu coğrafyayı elinde tutmak için olağanüstü çaba göstermişti. Sultan’ın bu gayreti, güncelliğini ve gizemini kaybetmeyen dünya çapında keşif, araştırma ve projelere ilham kaynağı olmuştu.
Bugün bu coğrafyada hala güçlü olanın haklı olduğu ilkesiyle hareket edenlere rağmen Türkiye Cumhuriyeti bu bilinen ezberi bozmanın peşine düşmüştü. Abdülhamid Sondaj gemimiz, bölgedeki petrolü ararken geçmişteki bu hakların da yeniden savunuculuğunu üstlenmektedir. Bu coğrafya da en az Batılı devletler kadar hakkının bulunduğu ve haklı olanın hakkını savunması ilkesiyle, bu sondaj gemilerimiz mücadelesini sürdürmeye devam ettirmektedir.
Bu ufku taşıyan Sultan Abdülhamid Han, petrol politikasını hayata geçiremeden rahmeti rahmana uğurlanmıştı. Sultan’ın ömrü vefa etmese de son döneminde Osmanlı’nın dimdik ayakta durmasını sağlaması manidardı. Onca sıkıntıya rağmen, O tahtan indirildiği 1909 yılında, Osmanlı devleti dünyanın en güçlü ilk beş devletinden biriydi. Sultan, sonraki dönemlerde ne kadar unutturulmaya çalışılsa da, eserleriyle yaşamıştır. 4
Zafer Bilgi
Tarihçi & Yazar
1 1 Mart 1848, B. Britanya Dış İşleri Bakanı Henry John Temple Palmerston, Avam Kamarası Konuşması.
2 E. Mahmud Sami, Abdülhamid’in Petrolleri, Varislerin Hukuk Mücadelesi, Kitabevi, İstanbul, 2007.
3 İsmail Çolak, Sultan II. Abdülhamid’in Gizemli Petrol Haritası, Zafer Dergisi, Ekim 2016, 478. Sayı.
4 Daha detaylı bilgi için, Zafer Bilgi, “Modern Türkiye’nin Mimarı – Abdülhamid’in Kalkınma Hamlesi”, Mihrabad Yay., İstanbul, 2020.





rabbim muvaffak etsin