Vakit, zinneni zamanı…
Yazar : Mehmet Cemil DEVECİ
Tarih : 11.11.2011

Değeli okurlarım, yazımın başlığından anlaşıldığı üzere batıda, marmarada ve bölgemiz olan Hatay’da, her sene zeytin hasadı dönemi yaşanıyor ve yaşıyoruz. Bereketli toprakların beslediği kutsal sayılan zeytin ağacının, bizlere cimrilik yapmadan karşılık beklemeden her sene sunduğu ve yer yüzünün en değerli mahsülden, meyvelerin den olan ve kutsal kitabımız olan kuranda, üzerine yemin edilen zeytin den bahsedeceğim.
Zeytinin ve yağının faydalarından uzunca bahsedip değerli olan vaktinizi almadan, canınızı sıkmadan kısaca bir kaç bilgiyi hafızalarımızı tazelemek amaçlı bir girizgah olsun diye müsadenizle, dilimin döndüğünce, öykü tadında, şiir lezzetinde, olan bir anlatım ile önce kulağınıza ardından kalbinize aktarılan bir nefes gibi fikirlerimi yüreğimden kabarıp, dökülen duygularımı, yazıp, kaleme almak istiyorum.
En az benim kadar bildiğiniz, hatta benden daha fazla bilenin olduğunu bildiğim bilgiler.
Zeytin yağının faydaları, canımızdan, daha çok sevdiğimiz çocuklarımızın beyin gelişimini, ve kemiklerinin güçlenmesini hızlandırır. Başta E vitamini olmak üzere A.D.K.vitaminleri içerir. Bu vitaminlerin sayesinde hücrelerin yenilenmesinde doku ve organların yaşlanmasını geciktirmede etkilidir. Cildi besler,saçları korur, içerdiği linolelik asit sayesinde anne sütünden kesilmiş bebeklere (4-5 ay sonra bir kaç damla) yağsız inek sütüne karıştırılarak verilir. Bebekler için doğal besin işlevi görür.
Hülasa; daha fazla bilgiyi, bir kaç tıkla internet ortamında rahatlıkla elde edilebilinir.
Esas anlatmak ve siz okurlarıma hatırlatmak istediğim konu ise zeytin bağ bozumu hasat vakti denilen zeytin toplama günleri içerisinde, köyümüz Yoncakaya’da, olmak var. Orada olmak ve (zinneni) yemek zeytin yağının tadına varmak mengenede sıkılır ve sızdırıldıktan hemen sonra o an ilk çıktığında sıcak sıcak közde ısıtılan, tandır ekmeğini bandırıp tarifi imkansız o hazzı yaşamak varmış değerli okurlarım. Bu bağlamda, yazacaklarım, ayrıca halihazırda yaşanan ve bir anlamda nostaljik diye nitelendirilebilinecek çocukluğumuzun,zeytin toplama günlerinden bahsetmek istiyorum.

Kısa olan ve kışa giriş günlerinde, Kasım ayında toplanan zeytin köyümüzde Yoncakaya’da, bir başka yaşanıyor olsa gerek. Bir çoğumuzun köye dair anıları içerisinde o günler vardır. Zeytin toplama günleri ile ilgili hatıralarımız, unutamadıklarımız ve hep ah bir gide bilsem dediğimiz zeytin toplama günleri. Sosyal ve ekonomik gelişmelerin paralelinde bir çoğumuzun uzaklaştığı köy hayatı özlenir ve hep orada olsaydım tarzında hafif nedametle karışık bir ifade olan, özlemle anlatılır sıcak dost sohbetlerinde.
Bir bakmışız sohbetimizin odak noktası en can alıcı konusu olmuş köy hayatı ve eski günler geliverir aklımıza,bu atmosferde devam eder ve konu zeytin toplama günlerine gelir farkında olmadan dökülür dilimizden anılar canlanır yaşadıklarımız ve canlanır hayalimizde o yaz günlerinden arta kalan günlerin sonudur zeytin toplama günleri.
Tadına doyulmayan, o köy akşamları sanki bir şenlik, havası eser ve atlı karıncaya dönme dolaba, sevgili ile bütünleşmek çocuksu heva ile, bir arada olmaktır, buluşmadır. Sözlenmiş ve sözünde durulmuştur; pınarın başında bekleşen gençlerin gözlerindeki heyacandır, sevdiceğini görmektir o an o vakit serin köy akşamlarında. Bir senenin hasreti içimizde sığdıramadığımız özlemdir o beklenen bir mevsimdir, zeytin toplama günleri ve çocukluğumuzda ergenliğimizde beklentilerimizin yüksek olmadığı yılların mutluluğu, bizi sevindiren bir kilo zeytin karşılığında aldığımız o haşlanmış tatlı patatestir, rahmetli (abu üzzodan) ve keyifle yediğimiz patates olsa da hazzına vardığımız anlardır zeytin toplama günleri.
Hep bir avuntuyla beklentiyle, bahçelere koşa koşa gider var gücümüzle önümüze bağlanan önlük, bir diğer adı yani (hırraci) dediğimiz o yamalı ve bir o kadar eski amerikan bezinden yapılan önlüğü doldurup bir an önce bitirmekti zeytin ağacındaki o bereketli, ve aynı ölçüde sıhhatli, o meyveyi ardından bitince tarladaki zeytini,bekleriz.
Antakya’dan gelen sadece zeytin toplama mevsiminde akıllara gelen, hılasadır onun adı, mükafattır, zeytin toplama günlerinin son günü,yenilen tatlıdır irmikten yapılan ve renk renk boyalı olan o tatlıyı yani (hrisiyi) midemize indirmektir bütün çabalarımızın karşılığıdır ve onca yorgunluğun.
Öte yandan,unutmadan hatırlatmak gerekir; bazı unutamadığımız ve anılarımızın en sevimli olanı bilenler için (afara) deriz yani normal söylemiyle demek gerekirse, başak denilir. Zeytin toplanır, arta kalan gözden kaçan zeytini bulmak ve ortaya çıkartmaktır. (afara) Öyle sanıyorum ki orta yaşın üzerinde olup köyde (afara) ya gitmeyen ve bilmeyenimiz yok gibidir.
Değerli okurlarım köye dair anıları canlı tutmak bir ileriki nesillere, yani ciğer parelerimiz olan, çocuklarımıza aktarmak ve onlarında, anıları olması için köyümüzden köyden uzaklaşmamaları için köye gidişleri sıklaştırmak fırsat buldukça köyümüze dair anıları masal tadında anlatmak ve bu doğrultuda çocuklarımızı özendirmek köyümüze karşı olan vefamızı göstermek adına yapılması gereken en doğru davranış olacaktır.
Gene geldim yazımın son sözlerine umarım ve dilerim ki bu yazı tarzından ve ve yazı yazma üslübumdan keyif alıyorsunuzdur. Bu duygularla bir daha ki yazıda buluşmak üzere diyorum Bundan evvelki yazılarıma göstermiş olduğunuz teveccühten dolayı siz değerli okurlarıma teşekkür ederim.
Kalın sağlıcakla…




