FATİH SULTAN MEHMED VE İLİM

Yazar : Zafer Bilgi – Tarihçi & Yazar
Tarih : 21.08.2023

Bizim medeniyetimizde, ilim anne karnında başlar.

Bir çocuğun yetişmesindeki hassasiyeti anne karnından önceye, baba ile annenin ilk tanıştıkları ana bağlayan âlimler de vardır.

Bizim hayat tarzımızda ilmin yaşı yoktur, bu yüzden “beşikten mezara kadar ilim” düsturunu ilke ediniriz. Ayrıca, ilim nerede olsa talepkâr olmak, kendini ilme adamak, vakfetmek dinimizce de teşvik edilmiştir. Binaenaleyh, gayeyi hayatı bağlayabilecek en değerli haslet olarak ilmi görmek önemlidir.

İlim kadim medeniyetimizde, asrı saadette “Ashabı Suffe” şeklinde kendini gösterirken, sonraki dönemlerde “Beytül Hikme” denilen ilim merkezlerine ve medreseler dönüşmüştür.

Osmanlıda da, ilim merkezinde yaşama anlayışı zirveye çıkmış, hükümdarlar hocaları, ilim adamlarıyla anılmıştır.

Bilhassa Fatih Sultan Mehmet’in yetişmesinde, ilim adamlarının etkisi aşikâr şekilde kendini göstermiştir. Fatih Sultan Mehmed, kendi ile anılan hocalarla hep gündeme gelmiştir. Hoca ve âlimlerin padişahlar kadar tanınması Osmanlının kurduğu medeniyetin ilme gösterdiği saygının kanıtıdır. Bu durum, bazı minyatürlere de yansımıştır. Hocalarına hürmeten sultanların nasıl edepli duruş sergiledikleri bu görüntülerde göze çarpmaktadır.

Molla Güranî’nin (oturan) Taşköprülüzade’nin “Şakâyık”ında mevcut minyatürü. “1545”

Bu minyatür de, İlmi temsil eden Âlimin (sağda) karşısında edeple duran Sultan (solda) görünmektedir. Bu belge de Fatih Sultan Mehmet bir cihan sultanı olmasına rağmen hocasının karşısındaki duruşu, Osmanlı’nın İlme nasıl hürmet ile baktığını göstermektedir.

İslam’ı cihana hâkim kılmak için ömrünü feda eden Fatih Sultan Mehmet, küçük yaştan itibaren bu hassasiyetle büyütülmüştür.

Annesi Âlime Hüma Hatun, bu şehzadesine manevi terbiyeye doğumundan önce başlamıştır. Haram lokma yememe hassasiyeti gösterip, Kuran okuyup, dinleyerek, doğumundan önce ilmi yolculuğuna başlatmış oluyordu.

Küçük yaştan itibaren şehzadelerin ilmi yolculuğa çıkması bir İslam Medeniyeti geleneğiydi. Dini ve pozitif ilimler ile sünneti seniyye olan sporlar ufak yaşlardan itibaren sultan adaylarına veriliyordu.

Fatih Sultan Mehmet’in küçük yaştan itibaren Akşemsettin ve Molla Gürani ile ilgili ilmi destek aldığı bilinmektedir. Bu ilmi destek Fatih’i ilim aşığı bir sultana dönüştürmüştür.

Fatih, ilme olan derin bağı sebebiyle Sahnı Seman Medresesinde bir oda tahsis edilmesini istemiş, bunun ancak imtihanla mümkün olduğu kendine iletilmiş, çeşitli imtihanlardan geçtikten sonra medrese de bir oda verilmiştir.

Ayrıca, sarayda padişah sarığı yerine ulema sarığı takmıştır. Saray da ilmi münazaraları dinlemekten oldukça lezzet almıştır.

O, ilim deryasının sahiliydi. Sarayını devrin büyük âlimleriyle zenginleştirdi. Bu âlimleri kendi ilmi danışma ve istişare heyeti yaptı.

O, boğazın iki yakasındaki kıtaları birleştirdiği gibi, Doğu ve Batı Medeniyetinin ilmi birikimini de kurduğu şehirde toplamayı hedeflemiştir.

Fatih Sultan Mehmed’i ilmi hedefleri büyütmüştür. İlmi zirveye taşıma amaçlı hedefleri şöyledir:

  • BİLGİ VE BİLGİN’İN AŞIĞI OLDU VE İLMİ HAYATININ MERKEZİNE ALDI.
  • ŞAİRLERE ÖZEL BÜTÇE VERDİ VE SARAYDA ULEMA SINIFINI EL ÜSTÜNDE TUTTU.
  • ULEMA SARIGINI PADİŞAH SARIĞINA TERCİH ETTİ.
  • CAMİİLERE KÜTÜPHANE EKLETİP, İLİMLE İBADETİ BİRLEŞTİRDİ.
  • İSTANBUL DÜNYANIN EN BÜYÜK BİLİM-SANAT MERKEZİ OLMASI AMAÇLANDI.
  • İLİM, GELECEĞİN ANAHTARI OLARAK GÖRÜLDÜ.


Zafer Bilgi
Tarihçi & Yazar

Başa dön tuşu